10 Haziran 2015 Çarşamba

Geçmiş Yıl Zarar Mahsubu



Başlık  Geçmiş Yıl Zarar Mahsubu

Tarih  25/12/2014

Sayı  60757842-5520-26

Kapsam


T.C.

VAN VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü






Sayı  :60757842-5520-26 25/12/2014

Konu :Geçmiş Yıl Zarar Mahsubu 


İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, şirketinizin bilançosunda görülen geçmiş yıl zararlarının sermayeye eklenebilecek nitelikteki fonlar veya yedek akçeler kullanılmak suretiyle kısmen veya tamamen kapatılmış olmasının önceki hesap dönemlerine ilişkin kurumlar vergisi beyannamelerinde ayrı ayrı gösterilen geçmiş yıl zararlarının kurum kazancından indirim hakkını sona erdirip erdirmediği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun "Zarar mahsubu" başlıklı 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde;

"Beş yıldan fazla nakledilmemek şartıyla geçmiş yılların beyannamelerinde yer alan zararlar.

Kanunun 20 nci maddesinin birinci fıkrası çerçevesinde devralman kurumların devir tarihi itibarıyla öz sermaye tutarını geçmeyen zararları ile 20 nci maddenin ikinci fıkrası kapsamında gerçekleştirilen tam bölünme işlemi sonucu bölünen kurumdaki öz sermayesinin devralınan tutarını geçmeyen ve devralman kıymetle orantılı zararların indirilmesinde aşağıdaki şartlar ayrıca aranır:

1)Son beş yıla ilişkin kurumlar vergisi beyannamelerinin kanunî süresinde verilmiş olması.

2)Devralınan kurumun faaliyetine devir veya bölünmenin meydana geldiği hesap döneminden itibaren en az beş yıl süreyle devam edilmesi.

Bu şartların ihlâli halinde, zarar mahsupları nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler için vergi ziyaı doğmuş sayılır.

..."

hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan, kurumlar vergisi mükellefleri geçmiş yıl zararlarının izleyen dönem karlarına, yedeklere veya sermayeye mahsubunu yaparak veya ortaklardan zarar kadar para tahsil ederek bu zararları muhasebe kayıtlarından çıkarabilmektedirler. Kurumlar vergisi mükelleflerinin geçmiş yıl zararlarının Türk Ticaret Kanununun ilgili hükümleri çerçevesinde sermaye azaltımı yoluyla kapatılması halinde, bu zararların muhasebe kayıtlarında görülmesi mümkün olmayacaktır. Ancak, geçmiş yıl zararlarının bu şekilde kapatılması işlemi, ticari bilanço ile ilgili bir işlem olup bu işlemin yapılmış olması mükelleflerin gerçekte var olan zararlarının mahsup edilebilme imkanını da ortadan kaldırmayacaktır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, şirketinizin geçmiş yıl zararlarının sermayeye eklenebilecek nitelikte fonlardan veya yedek akçelerden mahsup edilerek kapatılması, söz konusu geçmiş yıl zararlarının, Kurumlar Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yazılı şartlar dahilinde ve beş yıllık mahsup süresi de dikkate alınarak kurum kazancından indirilmesine engel teşkil etmeyecektir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır

Sermaye azaltımı.





Başlık  Sermaye azaltımı.

Tarih  25/12/2014

Sayı  60757842-5520-27

Kapsam



T.C.

VAN VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü




Sayı :60757842-5520-27 25/12/2014

Konu :Sermaye azaltımı. 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, şirketiniz kayıtlarında 331 no.lu Ortaklara Borçlar Hesabında yer alan 98.131.366,42 TL'lik tutarın sermayeye eklendiği belirtilerek şirketinizce sermaye azaltımına gidilmesi halinde 98.131.366,42 TL'lik söz konusu tutarın nasıl vergilendirileceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

6113 sayılı Bazı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Bir Kısım Borç ve Alacaklarının Düzenlenmesine Dair Kanunun 2 nci maddesinin yedinci fıkrasında ise; "Bu Kanun kapsamında yapılacak borç ve alacak netleştirmeleri, takas ve mahsup işlemleri ile terkin işlemleri sonucunda oluşacak gelir ve giderler, dağıtılabilir ticari karın ve kurum kazancının tespitinde dikkate alınmaz." hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 127 nci maddesinde; alacakların ticaret şirketlerine sermaye olarak konulabileceği düzenlenmiş olup şirketlerin gerek Türk Ticaret Kanununu gerekse ilgili ikincil mevzuat çerçevesinde şirketten olan alacaklarını şirkete sermaye olarak koymaları mümkün bulunmaktadır.

Buna göre, sermaye hesabını oluşturan kalemler şirketlerin sermaye azaltımında vergilendirmeyi belirleyen temel unsur olup, yapılacak sermaye azaltımının;

- Öncelikle, kurumlar vergisine ve vergi sonrası dağıtılan kazancın ise kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisine tabi tutulacak hesaplardan karşılanması,

- Devamında, sadece kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisine tabi tutulacak hesapların kullanılması,

- Son olarak ise, işletmeden çekilmesi halinde vergilendirilmeyecek olan ayni ve nakdi sermayenin işletmeden çekildiğinin kabulü

gerekmektedir.

Dolayısıyla, sermaye azaltımında, yukarıda belirtilen sıraya göre sermaye hesaplarının işletmeden çekildiği kabul edileceğinden öncelikle 6113 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca ilgili dönemde kurum kazancının tespitinde dikkate alınmaksızın sermayeye eklenmiş olan tutarlar, pasif kalemlere ait enflasyon fark hesapları, yeniden değerleme değer artış fonu veya maliyet artış fonu gibi hesaplar işletmeden çekilmiş sayılacak ve bu tutarlar öncelikle kurumlar vergisine tabi tutulacak, sonrasında ise ortakların statüsüne göre kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisi yapılacaktır.

Yukarıda belirtilen nitelikteki hesapların ardından geçmiş yıl karları, emisyon primi satış kazancı gibi sadece vergi kesintisine tabi tutulacak hesapların işletmeden çekildiği kabul edilecek; son olarak da ortaklar tarafından nakden veya aynen yapılan ödemeler sermaye azaltımına konu edilebileceğinden, ortakların esas olarak işletmeye koydukları sermayeyi Türk Ticaret Kanunu hükümleri çerçevesinde geri almış olmaları halinde mükellefiyet statüsüne bakılmaksızın vergilendirme işlemi yapılmayacaktır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır

Yeni Gelir İdaresi Özelgeleri (2015/13)

Yeni Gelir İdaresi Özelgeleri (2015/13)
Son zamanlarda verilen özelgelerden önemli bazılarının özeti aşağıda yer almaktadır.
1. Gelir Vergisi Kanunu
Değer artış kazancının tespitinde, elden çıkartılan taşınmazın ilk iktisap tarihi olarak hangi tarih esas alınır?
(28.04.2015 tarih ve 101 sayılı özelge)
Türk Medeni Kanunun 705. maddesine göre, taşınmaz mülkiyeti tapuya tescille kazanılmaktadır. Öte yandan, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi, alıcı ve satıcının karşılıklı olarak satıcının taraflarca belirlenen bir bedel karşılığında taşınmazını vermek, alıcının da bu taşınmazı satın almak ve bedelini ödemek konusunda taahhüt beyanlarının alınması esasına dayanan bir ön akit çeşididir. Bu nedenle, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi tek başına bir taşınmazın mülkiyet devrini sağlamaz. Buna göre, bir taşınmaza ilişkin mülkiyet hakkının kazanılmasında "iktisap tarihi" olarak, bu taşınmaza ilişkin satış vaadi sözleşmesinin yapıldığı tarihin değil, ilgili taşınmazın tapuya tescil tarihinin esas alınması gerekir.
76 sayılı Gelir Vergisi Sirküleri'nin "Gayrimenkullerde İktisap Tarihinin Belirlenmesi" başlıklı bölümünde "Gayrimenkullerde iktisap, Türk Medeni Kanununun 705 inci maddesi uyarınca, tapuya tescille olmaktadır. Buna göre, kat karşılığı müteahhide veya kooperatiflere verilen arsa karşılığında alınan gayrimenkuller dahil, iktisap edilen gayrimenkullerin elden çıkarılması halinde, değer artışı kazancının tespiti yönünden iktisap tarihi olarak, gayrimenkulün tapuya tescil edildiği tarih esas alınacaktır." denilmektedir.
Bu hüküm ve açıklamalara göre; elden çıkartılan taşınmaza ilişkin değer artış kazancının tespitinde taşınmazın iktisap tarihi olarak; söz konusu taşınmaza ilişkin olarak düzenlenen satış vaadi sözleşmesinin akdedildiği tarihin değil, söz konusu arsanın tapuya tescil ettirildiği tarihin dikkate alınması gerekmektedir.
2. Kurumlar Vergisi Kanunu
Yurtdışı inşaat işlerine ilişkin tahsil edilemeyen alacaklar ve bu alacaklara ilişkin olarak ortaya çıkan kur farkları için şüpheli alacak karşılığı ayrılabilir mi?
(23.03.2015 tarih ve 310 sayılı özelge)
Yurt dışında yapılan inşaat işi dolayısıyla elde edilen kazanç Türkiye'de kurumlar vergisinden istisna edildiğinden; söz konusu işe ilişkin alacakların tahsil edilemeyen kısmına ilişkin ayrılabilecek şüpheli alacak karşılığının istisna dışı kurum kazancından indirilmesi mümkün değildir.
Yurt dışı inşaat işiyle ilgili olarak doğan dövize bağlı alacağın dönem sonlarında değerlenmesinden doğan kur farklarının ise kambiyo kârı olarak dikkate alınarak kurum kazancına eklenmek suretiyle vergilendirilmiş olması ve diğer yasal koşulların bulunması halinde, söz konusu değerleme farkları için ilgili dönemlerde şüpheli alacak karşılığı ayrılması ve safi kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilmesi mümkündür.
Söz konusu alacağın tahsil edilmesi halinde, şüpheli alacak karşılığı ayrılarak kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınan değerleme farklarının kurum kazancına dahil edilmesi ve kurum kazancına dahil edilecek tutarın istisnaya konu edilememesi gerekmektedir.
3. Katma Değer Vergisi Kanunu
Adi Ortaklıkta hisse devri KDV'ye tabii midir?
(14.04.2015 tarih ve 668 sayılı özelge)
Mülga 25 seri no.lu KDV Genel Tebliğinin "C- Adi Ortaklıklarda Vergileme" başlıklı bölümünde; "Adi ortaklıklarda, ortaklığın sona ermesi sonucunu doğurmayan hisse devri işlemleri katma değer vergisine tabi olmayacak, ortaklığın sona ermesi sonucunu doğuran devir işlemlerinde ise vergi uygulanacaktır. Buna göre, bir adi ortaklıkta, ortaklardan biri veya birkaçının hisselerini diğer ortaklara veya üçüncü şahıslara devretmesi, bu şekilde ortaklıktan bazı ortakların ayrılması veya ortaklığa yeni ortakların alınması halinde, mevcut adi ortaklık, ortak sayısındaki değişiklik dışında aynen devam ediyorsa, bu hisse devri işlemlerinde vergi uygulanmayacaktır." denilmiştir.
Buna göre, adi ortaklık halinde faaliyet gösterilmekte iken ortaklardanbir veya birkaçının hisselerinin ortaklık sona ermeyecek şekilde devri KDV'ye tabi olmayacaktır.
4. Damga Vergisi Kanunu
Yapım işine ait hakediş ödemeleri damga vergisi kesintisine tabi midir?
(12.03.2015 tarih ve 280 sayılı özelge)
Damga Vergisi Kanunu'na ekli (1) sayılı tablonun "I. Akitlerle ilgili kağıtlar" başlıklı bölümünün A/1 fıkrasında, belli parayı ihtiva eden mukavelenameler, taahhütnameler ve temliknamelerin; "IV. Makbuzlar ve diğer kağıtlar" başlıklı bölümünün 1/a fıkrasında ise, resmi daireler tarafından yapılan mal ve hizmet alımlarına ilişkin ödemeler (avans olarak yapılanlar dahil) nedeniyle, kişiler tarafından resmi dairelere verilen ve belli parayı ihtiva eden makbuz ve ibra senetleri ile bu ödemelerin resmi daireler nam ve hesabına, kişiler adına açılmış veya açılacak hesaplara nakledilmesini veya emir ve havalelerine tediyesini temin eden kağıtların nispi damga vergisine tabi olduğu hüküm altına alınmıştır.
Buna göre, sözleşmeler ve sözleşme konusu işe ilişkin resmi dairelerin mal ve hizmet alımı karşılığı ödemelerinin resmi daireler nam ve hesabına, kişiler adına açılmış veya açılacak hesaplara nakledilmesini veya emir ve havalelerine tediyesini temin eden kağıtlar ayrı ayrı damga vergisine konu teşkil etmektedir.
Bu açıklamalar çerçevesinde, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (II) sayılı cetvelde sayılan "Özel Bütçeli İdareler" arasında yer alan ve Damga Vergisi Kanunu'nun 8. maddesine göre resmi daire statüsünde bulunan kurum tarafından yapılan hakediş ödemeleri nedeniyle düzenlenen kağıtlar için Kanun'a ekli (1) sayılı tablonun IV/1-a bölümüne göre damga vergisi kesintisi yapılması gerekmektedir.
Serbest bölgede faaliyet gösteren firmanın vergi dairesine vereceği beyannameler damga vergisine tabi midir?
(15.04.2015 tarih ve 197 sayılı özelge)
Serbest Bölgeler Kanunu'nun geçici 3. maddesinin 5810 sayılı Kanun'un 01.01.2009 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe giren 7. maddesi ile değişik ikinci fıkrasının (c) bendinde, Avrupa Birliğine tam üyeliğin gerçekleştiği tarihi içeren yılın vergilendirme döneminin sonuna kadar bu bölgelerde gerçekleştirilen faaliyetlerle ilgili olarak yapılan işlemler ve düzenlenen kağıtların damga vergisinden ve harçlardan müstesna olduğu hükme bağlanmıştır.
Buna göre, frmaların serbest bölgelerdeki faaliyetleri ile ilgili olarak düzenlenen kağıtlar damga vergisinden müstesna olup, bu kapsam ve sınırların dışındaki kağıtların anılan Kanun'un hükümlerinden yararlanması mümkün bulunmamaktadır.
Bu itibarla, vergi dairelerine verilen beyannamelerin, firmanın sadece serbest bölgedeki faaliyetlerine ilişkin olarak düzenlenmiş olması şartıyla, 3218 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendi uyarınca 01.01.2009 tarihinden Avrupa Birliğine tam üyeliğin gerçekleştiği tarihi içeren yılın vergilendirme döneminin sonuna kadar damga vergisinden müstesna tutulması gerekmektedir.
Belli para olarak teminat tutarı içeren elektrik enerjisi alım sözleşmesi için damga vergisi hesaplanır mı?
(06.04.2015 tarih ve 75497510-155[10-2013-67]-13 sayılı özelge)
Özelge talep formu eki "Enerji Alım/Satım Sözleşmesi"nin incelenmesinden, söz konusu sözleşmenin 5.i maddesinde, alıcı tarafından kullanılacak elektrik enerjisi miktarının ilgili mevzuata göre ölçüleceği; 6. maddesinde, sözleşme konusu elektrik enerjisinin aktif enerji birim fiyatının Ek:2'de belirtildiği; 11. maddesinde ödeme yükümlülüğünün garanti altına alınması için alıcının satıcıya türü, miktarı ve süresi Ek:2'de belirtilen teminatı sözleşmenin imza tarihinde vereceği; EK:2 Ticari Şartlar başlıklı kağıdın teminat başlıklı bölümünde, alıcının geçmiş dönemdeki ortalama aylık tüketimine karşılık gelen toplam fatura bedeli kadar teminatı satıcıya teslim edeceğine ilişkin taahhüde yer verildiği anlaşılmaktadır.
Damga Vergisi Kanunu'nun 10. maddesi hükmü çerçevesinde, "Enerji Alım/Satım Sözleşmesi" başlıklı kağıdın, alıcı tarafından sözleşme imza tarihinde satıcıya verileceği belirtilen sözleşmeye ekli EK:2 Ticari Şartlar başlıklı kağıtta yer alan teminat verilmesine ilişkin taahhüt tutarı üzerinden Kanun'a ekli (1) sayılı tablonun I/A-1 fıkrası uyarınca nispi damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.
Personel taşımacılığı sözleşmesinde, personel sayısından hareketle belli para hesaplanabilir mi?
(03.09.2014 tarih ve 2158 sayılı özelge)
Özelge talep formunun incelenmesinden, iki arasında personel taşımacılığı sözleşmesi düzenlendiği, sözleşmede kişi ve semtlere göre bedel değiştiğinden tutar yazılmadığı, bu nedenle maktu damga vergisi ödendiği belirtilerek söz konusu sözleşmenin damga vergisi hakkında görüş talep edildiği anlaşılmaktadır.
Damga Vergisi Kanunu'nun 1. maddesinde, Kanun'a ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu, 10. maddesinde damga vergisinin maktu veya nispi olarak alınacağı, kağıtların nevi ve mahiyetlerine göre, bu kağıtlarda yazılı belli paranın, maktu vergide kağıtların mahiyetlerinin esas olacağı, belli para teriminin, kağıtların ihtiva ettiği veya bunlarda yazılı rakamların hasıl edeceği parayı ifade edeceği hüküm altına alınmıştır.
Buna göre, başvuruya konu sözleşmenin, taşınacak kişi sayısı, vardiya sayısı ve kişi başı ücrete göre hesaplanacak matrah üzerinden damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.
5. Vergi Usul Kanunu
Satın alınan şirket hisselerine yapılan ödemelerin, kayıtlı değerinin üzerinde olan kısmı şerefiye olarak değerlendirilebilir mi?
(26.03.2015 tarih ve 538 sayılı özelge)
Peştemallık uygulamada, şerefiye veya hava parası olarak da adlandırılmakta olup, bir ticari işletmenin bir başkasına devir ve temliki sırasında aktifinde bulunan iktisadi kıymetlerin gerçek değerinden başka; işletmenin bulunduğu yerin önemi, piyasada tutmuş olduğu şöhret ve itibar, müşteri kitlesinin genişliği, faaliyet gösterdiği sektörde monopol olması gibi nedenlerden dolayı bilanço değerlerine ilave olarak sahip olunan değeri ifade etmektedir. Diğer bir ifade ile peştemallık, bir işletme devralınırken katlanılan maliyet ile söz konusu işletmenin rayiç bedelle hesaplanan net varlıklarının değeri arasındaki olumlu farktır.
Diğer taraftan, 1 no.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğinin "24. Mali Duran Varlıklar" ana hesabının altında yer alan "242. İştirakler" hesabı; işletmenin, doğrudan veya dolaylı olarak diğer şirketlerin yönetimine ve ortaklık politikalarının belirlenmesine katılmak, kârlı bir şirkete yatırım yaparak kendi karlılığını artırmak gibi amaçlarla edindiği hisse senetleri ve ortaklık paylarının izlendiği hesaptır.
İştirak edilen ortaklıklarda iştirak ilişkisinden bahsedebilmek için sermaye payı dikkate alınmaksızın sahip olunan oy hakkı veya yönetime katılma hakkının en az % 10 oranında bulunması gerekmektedir.
Bu açıklamalara göre, sermaye tutarı ... TL olan iştirak hisselerinin ... TL ödeme karşılığında iktisap edilmesi halinde söz konusu iştirak hisselerinin alış bedeli ile değerlenmesi gerekmekte olup ödeme tutarı ile şirketiniz hissesine düşen sermaye tutarı arasındaki farkın şerefiye olarak kabul edilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Hakedişe tabi hizmet sözleşmelerinde fatura düzenlenme süresi nedir?
(31.03.2015 tarih ve 371 sayılı özelge)
Gerek kâğıt ortamında gerekse elektronik ortamda düzenlenecek hakediş bedelleri karşılığı faturanın, hakedişin tahakkuk ettiğini belgeleyen kabul tutanağının düzenlendiği yani hakediş raporunun onaylandığı tarihten itibaren yedi gün içinde düzenlenmesi gerekmektedir.
Söz konusu yedi günlük süre azami süre olduğundan, bu süreye riayet edilmemesi halinde Vergi Usul Kanunu'nda öngörülen cezalar uygulanacaktır.
Cari hesaba mahsuben yapılan fazla ödemenin şüpheli alacak karşılığı ayırmak suretiyle giderleştirilmesi mümkün müdür?
(22.04.2015 tarih ve 11212 sayılı özelge)
Aralarında sürekli iş ilişkisi bulunan şirketler bazan alacaklı, bazan da borçlu duruma gelirler. Bunlardan her birinin alacaklı olduğu zaman alacağının, borçlu olduğu zaman da karşı tarafın, borcun ödenmesini talep etmesi uygun ve pratik bir yol olmadığından, bu güçlükleri önlemek için uygulamada "Cari Hesap" diye adlandırılan bir kayıt ve mahsup sistemi geliştirilmiştir. Karşılıklı alacak ve borçların böyle bir hesaba geçirilmesine ilişkin sözleşmeye "Cari Hesap Sözleşmesi" denir. Buna göre, sürekli ticari ilişkide bulunan kimseler, alacaklarını ayrı ayrı istemek yerine, bunları alacak ve borç kalemleri halinde bir hesaba geçirmeyi ve daha sonra kararlaştırılan bir zamanda mahsup ederek sadece net bakiyeyi ödemeyi kararlaştırırlar. Mükellefler arasındaki ticari nitelikli olan cari hesaplar karşılıklı olarak mahsuplaşma yoluyla kapatılmakla beraber bazı durumlarda cari hesaplar kapatılamamaktadır. Cari hesapların kapatılamadığı durumlarda şirketlerden biri diğerine borçlu duruma düşmektedir.
Öte yandan, ileride yapılacak mal ve hizmet alımları için sipariş avansı niteliğindeki ödemelerin ticari faaliyetin devamı için yapılması ve bu tür ödemelerin Vergi Usul Kanunu'nun 323. maddesinde belirtilen şartları haiz olması halinde, bu ödemelerin tahsil edilemediği durumlarda karşılık ayrılması mümkün bulunmaktadır.
Bu açıklamalara göre, müşterilerle olan cari hesaplara yapılan avans mahiyetindeki ödemelerin ticari faaliyetin devamı için yapıldığı anlaşıldığı takdirde, ticari bir alacak niteliği kazanan bu tür ödemeler için Vergi Usul Kanunu'nun 323. maddesinde belirtilen diğer şartların da sağlanması halinde, bu alacaklar için icra takibine başlanılan veya dava açılan yıl karşılık ayırmak mümkündür.
Ödenen avansların sözleşme şartlarının tek taraflı olarak yerine getirilmemesi nedeniyle geri alınamadığı durumlarda, bu alacaklar değersiz veya şüpheli alacak olarak değerlendirilebilir mi?
(06.04.2015 tarih ve 627 sayılı özelge)
İleride teslim alınacak bir hizmet için sipariş avansı niteliğindeki ödemelerin ticari faaliyetin devamı için yapılması ve bu tür ödemelerin Vergi Usul Kanunu'nun 323. maddesinde belirtilen şartları haiz olması halinde, bu ödemelerin tahsil edilemediği durumlarda karşılık ayrılması mümkün bulunmaktadır.
Buna göre, ticari faaliyetin devamı için verilen sipariş avanslarının;
- 323. maddede yer alan şartlar yerine getirilmediği durumda şüpheli ticari alacak olarak zarar kaydı,
- Tek taraflı irade beyanını ile alınmasından vazgeçilmesi halinde de değersiz alacak olarak zarar kaydı
mümkün değildir.
Adi Ortaklıkta hisse devrinde belge düzeni ve vergi kimlik numarası uygulaması nasıldır?
(14.04.2015 tarih ve 668 sayılı özelge)
Adi ortaklığa ait hisse devri dolayısıyla elde edilen kazancın Gelir Vergisi Kanunu'nun mükerrer 80. maddesi kapsamında değer artış kazancı olarak vergilendirilmesi gerektiğinden ve adi ortaklığın sona ermesi sonucunu doğurmayan ortaklık hissesinin devri KDV'ye tabi olmadığından bu işlemler için fatura düzenlemesine de gerek bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, bir adi ortaklıkta ortaklardan biri veya birkaçının hisselerini diğer ortak veya ortaklara devretmesi, bu şekilde ortaklıktan ayrılması veya ortaklığa yeni ortakların alınması halinde, mevcut adi ortaklık, ortak sayısındaki değişiklik dışında aynen devam ediyorsa, bu hisse devri işlemleri ortaklığın sona ermesi sonucunu doğurmamaktadır.
Buna göre, vergi kimlik numarası sürekli olarak kullanılacağından, mükellefe (adi ortaklıklarda ortak değişikliğine) ilişkin bilgilerdeki değişikliğin mükellefiyete etkisi olmayacağından, ortaklık adına vergi numarası verilmesinde esas alınan ortağın ortaklıktan ayrılması durumunda da adi ortaklığın vergi kimlik numarasında herhangi bir değişiklik olmayacaktır.
6. Diğer Vergi Kanunları
Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu kapsamında yapılan finansal kiralama sözleşmesi süresi sona ermeden tapuda yapılacak tescil işleminden harç aranılır mı?
(28.05.2015 Tarih ve 76071283-140-57[2015-1]-12 Sayılı özelge)
Harçlar Kanunu'nun 57. maddesinde, "Tapu ve kadastro işlemlerinden bu kanuna bağlı (4) sayılı tarifede yazılı olanları, tapu ve kadastro harçlarına tabidir." hükmü yer almaktadır.
Öte yandan, Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu'nun 37. maddesinde;
"(1) Finansal kiralama sözleşmeleri ve bu sözleşmelerin devrine ve tadiline ilişkin kağıtlar ile bunların teminatı amacıyla düzenlenen kağıtlar damga vergisinden, bu kağıtlarla ilgili yapılacak işlemler harçtan müstesnadır.
(2) Satıp geri kiralama yöntemi ile yapılan kiralama sözleşmeleri kapsamında kiralanan taşınmazların sözleşme süresi sonunda kiracı adına tapuya tescili tapu harcından müstesnadır" hükmü yer almaktadır.
Buna göre, finansal kiralama sözleşmesinin 'Özel Şartlar' başlıklı ekinde yer alan 'Diğer Koşullar' bölümünde belirtilen şartlar gerçekleşmiş olsa bile, kiralama konusu taşınmazın, sözleşme süresi sona ermeden şirket adına tapuda yapılacak devir işleminin yukarıda açıklanan istisna hükmü kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamakta olup, sözleşme süresi sona ermeden tapuda yapılacak söz konusu tescil işlemi nedeniyle 492 sayılı Kanun'a bağlı (4) sayılı tarifenin I/20/(a) fıkrasına göre harç aranılması gerekmektedir.
Yukarıda özetlenen özelgeler ile diğer çok sayıda özelgenin tam metnine www.gelirler.gov.tr internet adresinin mevzuat bölümünden ulaşabilirsiniz.
http://www.ozdogrular.com/content/view/27913/

12 Ay ve Üstü Bağ-Kur Borcu Olan Sildirerek, Emekli Olabilir

12 Ay ve Üstü Bağ-Kur Borcu Olan Sildirerek, Emekli Olabilir
12 ay ve üzerinde Bağ-Kur borcu bulunan kişiler, Torba Kanun'la birlikte hayata geçirilen sigortalılık süresi dondurma hakkından yararlanabilir. Böylece borcu ve sigortalılık süresini sildirerek emekli olma fırsatı doğuyor.
SORU: Doğum tarihim: 05/01/1964, ilk işe giriş tarihim: Ocak 1987, 4a'daki prim günüm: 2.811, 4b'deki prim günüm: 2.720. 12/03/2014 tarihinden itibaren 4a (Ek-5) kapsamında sigortam devam etmektedir. Sigortadan emekli olabilmek için gerekli 3.5 senelik primine denk gelen 1.260 günlük süreyi 4a kapsamında yatırmaktayım. Diğer taraftan, ortağı ve müdürü olduğum şirketten ayrıldıktan sonra Başkent Vergi Dairesi'nden, şirketin 30/04/2011 tarihinden itibaren faal olmadığına ve vergi mükellefi olmadığıma ilişkin yazı aldım. Ancak, Bağ-Kur kabul etmeyerek, Ticaret Odası kaydımın kapatılması gerektiğini bildirdi. Bunun üzerine, ben de 20/11/2014 tarihinde Ticaret Odası'ndaki kaydımı kapattım. Fakat Vergi Dairesi'nden yazıyı aldığım tarih olan 2011'de Ticaret Odası kaydımı kapatmadığım için Nisan 2011 – Kasım 2014 arasında hem SSK'lı hem de Bağ-Kur'lu olmuş oldum. SSK primimi ödedim fakat Bağ-Kur'lu olduğumu bilmediğim için Bağkur'a da borcum birikti. Emekli olabilmek için yardımcı olarak yol gösterebilirseniz, memnun olurum.
PRİM GÜNÜNÜZ DOLMUŞ
CEVAP: 25 yıl sigortalılık, 50 yaş ve 5.375 prim günü şartlarına tabisiniz. Buna göre prim gününüz tamamlanmış gözüküyor. 05.01.2014 tarihinde emekli olabilmeniz için gerekli şartları da sağlamış gözüküyorsunuz. Torba Kanun'la beraber hayata geçirilen 12 ay ve üzeri Bağ – Kur borcu bulunanlara ilişkin sigortalılık süresi dondurma hakkından yararlanarak borcunuzu ve sigortalılık sürenizi sildirerek emekli olabilirsiniz.
Raporla belirlenecek
SORU: 2007'de babam by-pass oldu, 2 damarı değişti. 10 senedir şeker hastası, sağ ayağı hafif tutmuyor. Şah damarında tıkanıklık var dendi. Benim babam üzerinden 0 araba alırken ÖTV indiriminden yararlanabilme şansım var mıdır? (Semih Danak)
CEVAP: Engellilik oranı yüzde 90'ın altında olan engellilerin aldıkları araçlarda ÖTV'den muaf tutulabilmeleri için hastaneden alacakları sağlık raporunda "H sınıfı ehliyet alır, özel donanımlı araç kullanır" ibarelerinin olması lazım. Raporunda "özel donanımlı veya özel tertibatlı araç" yazan kişiler adına alınan araçları sadece engelliler kullanır. "otomatik vitesli araç kullanır" yazanların ise hem kendileri hem de başkaları kullanabilir. Babanızın alacağı rapora göre sizin aracı kullanıp kullanamayacağınız belirlenecektir.
Dava açarak tazminatı alabilirsiniz
SORU: 2012'den Mart 2015'e kadar dayımın yanında çalıştım. Sigortasızdım, yıllık izin ve kıdem tazminatı da almadım. Sadece bu yıl şubat ve martta sigortalı gözüktüm. Çıkartılalı 3 ay oldu, o da whatsapp yoluyla... Çalışmıyorum ve mahkeme açabilir miyim? (Emre Mukafat)
CEVAP: Dayınıza karşı dava açmanız ve çalıştığınızı fakat sigortanızın yatırılmadığını ispat ederseniz davayı kazanırsınız. Fazla mesai ücretlerini, kullanmadığınız yıllık izinlerinizi ve kıdem tazminatınızı alabilirsiniz. Ancak dava açmadan dayınızla bu durumu konuşmanızda fayda var.
OKAN GÜRAY BÜLBÜL / AKŞAM

Yüksek Emekli Aylığı Almak İçin Ne Yapmalı?

Yüksek Emekli Aylığı Almak İçin Ne Yapmalı?
Genel anlamda, İnsanların sosyal güvenlik sistemine dahil olmasının en önemli nedenleri; kısa vadede sağlık yardımlarından yararlanma, uzun vadede de bağlanacak olan emekli aylığıdır. Emekli aylığının önemi, sadece aylık bağlanacak olması değil, aynı zamanda bağlanacak olan aylığın geçinmeye yetecek miktar kadar olmasıdır. Emekli aylığının yüksek olmasının önemi de aylık alan kişinin ölümünden sonra bu aylığın geride kalan eşe ve belirli şartlara haiz olmaları durumunda da çocuklar ve anne-babaya aktırılacak olmasıdır. İşte bu yüzden herkes nasıl yüksek emekli aylığı alırım sorularının peşine takılmış durumda.
Emekli Aylığına Etki Edenler
Öncelikle emekli aylığına etki eden unsurlara bakalım. Emekli aylığını arttırmanın iki önemli şartı var: Biri prim ödeme gün sayısının fazla olması ki, bu aylık bağlanma oranını etkiler. Diğeri ise sigortalı için bildirilen sigorta primine esas kazanç (SPEK) miktarı, ki bu da ortalama yıllık kazancı etkiler. Bu iki nedenden dolayı SPEK miktarının yüksek olması, emekli aylığının fazla olmasında daha belirleyicidir. Emekli aylığımız hesaplanırken kullanılan parametreleri incelersek;
4A'lı (SSK) için, 1999 öncesi dönem ilk 5000 gün için aylık bağlama oranı yüzde 60 ve 5000 günden sonraki her 240 gün için yüzde 1 artırılır. 25 yıl sigortalılık (9000 gün) süresi olanın Aylık Bağlama Oranı yüzde 76 olur. 1999 sonrası için ilk 3600 gün için yüzde 35, sonraki her 360 gün için yüzde 2 ve 9000 günden sonraki her 360 gün için yüzde 1.5 artırılır. 9000 günü olan için Aylık Bağlama Oranı yüzde 65'dir. 01.10.2008 sonrası için her yıl yüzde 2 Aylık Bağlama oranı artar. 9000 günü olanın Aylık Bağlama Oranı yüzde 50'dir. İşte bu yüzden aylık bağlama oranları düştükçe alacağımız emekli aylığı da düşer. Çalışanlar sigortaya bildirilen kazançlarını artırabilseler, otomatik olarak gelecekte alacakları emekli maaşları da artacak ama bunu yapmak daha zor. Ki emekli maaşlarını artırmak için herkes sihirli bir formülün peşinde. Puantaj 7 kodu burada bir bakıma sihirli bir formül olarak karşımıza çıkıyor. Mümkünse ve günleriniz yeterliyse aylık kazancınızı alabildiğince az günde gösterin. Örneklersek olayı;
07 Puantaj Kodu İle…
Örneğin 1300 lira maaş alıyorsanız, bu maaşı 30 gün üzerinden değil de 7 puantaj kodu ile 5 gün üzerinden sigortaya bildirilmesini sağlayın. Çünkü maaş hesaplamasında günlük hesaplama yapıldığından sistemce aldığımız maaşı 5 günle bildirirsek 260 lira günlük ücret olarak hesaplanan bu rakam aylığa vurulduğunda taban rakama ulaşılmış olur ve en yüksek değerden priminiz yatmış gibi değerlendirilip bu size ileride alacağınız emekli maaşının yüksek olmasını getirir. Tabii geçmişteki çalışma günleriniz ve kazançlarınız da alacağınız emekli maaşını belirler. En azından bundan sonrasındaki çalışma hayatınız boyunca maaşınız artmış olur.
*Gününüz dolduysa asgari ücretin üç katından az sigorta primi adınıza 30 gün üzerinden yatıyorsa bilin ki çalıştığınız her ay ileride alacağınız emekli aylığı en az 2 lira azalıyor.
*4A'dan emekli olmaya çalışın, isteğe bağlı, tarım SSK, tarım Bağkur, zorunlu Bağkur seçeneklerinden olabildiğince uzak durun.
*Gününüz dolduysa ve yaşı bekliyorsanız asgari ücretle de çalışmak zorundaysanız yukarıda vermiş olduğum örnekteki gibi 7 puantaj kodu ile daha az günle bildirmeniz sizin faydanızadır. En önemlisi de emekliliğinizi son bir iki yılda değil en az on yıl önceden planlamaya çalışın.
Hüsnü Değirmenci
Milli Gazete'de yayınlanan "Çalıştıkça maaşlar düşüyor" başlıklı yazınızı okudum. Part-time 4 gün çalışma ve günlük 200 lira brüt ücret gösterilmesi durumunda aylık/yıllık bazda maaş artışı ne olur? Veya 8 gün olması daha mı etkili olur?
Emekli aylığı hesaplanmasında en büyük etken artık maaşınızın kaç para olduğudur. Bu yüzden gün değil para önemlidir. Sizin vermiş olduğunuz örnekte ise 8 gün değil ama 5 gün üzerinden günlük 260 lira üzerinden puantaj 7 kodu ile bildirirseniz ortalama yıllık kazancınız 80 ile 90 lira arasında olur. Part-time sözleşme ile bildirirseniz eksik kalan günler için GSS borcu tahakkuk edeceğinden 07 puantaj kodunu tavsiye ediyorum.
Taner Genç
Doğum tarihim: 05/01/1964. İlk işe giriş tarihim: Ocak 1987. 4A'daki prim günüm: 2811. 4B'deki prim günüm: 2720. 12/03/2014 tarihinden itibaren 4A (Ek-5) kapsamında sigortam devam etmektedir. Sigortadan emekli olabilmek için gerekli 3.5 senelik primine denk gelen 1260 günlük süreyi 4A kapsamında yatırmaktayım. Ne zaman emekli olurum?
Ocak 1987 işe başlangıcınız ile 50 yaş 25 yıl 5375 gün ile ve Bağkur'dan sonra 1260 gün SSK yatırmak şartı ile emekli olabilirsiniz.
Halil Arık
Ben doğum yardım parasını nereden ve nasıl alırım? Herhangi bir evrak isterler mi? Bir de SGK sigortalısı babanın yeni doğan bebekten dolayı ne gibi hakları vardır?
Doğum yardım parası alabilmek için doğan bebeğin nüfus kayıt işlemini yaptıktan sonra Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlükleri, Sosyal Hizmet Merkezine müracaat etmeniz gerekmektedir. Burada size verilecek bir formu doldurmanız ve kuruma vermeniz yeterlidir. Yeni doğan bebeğinizden dolayı işyerinizden 5 gün doğum izni kullanma hakkınız vardır, ayrıca bir defaya mahsus olmak üzere süt parası 112 liradır. Bunun için de SGK'ya müracaat etmeniz gerekmektedir.
Zekeriya Özkan
20.07.1976 doğumlu matematik öğretmeniyim. 10.02.1998'den 09.09.2013'e kadar sadece 10 günlük bir boşluk ile SSK'lı olarak dershanede çalıştım. 10.09.2013'ten bu yana da MEB'de öğretmenlik yapıyorum. Ne zaman emekli olabilirim?
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı yasa ile eskiden SSK veya Bağ-Kur hizmetleri olsa da 1 Ekim 2008 gününden sonra ilk defa devlet memuru olanlar için artık 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı hükümleri değil, 5510 sayılı SS ve GSS hükümleri geçerli olacaktır. Bu sebeple de bu memurlar 9000 günü tamamlamak şartıyla 65 yaşında emekli edilecekler.
MUSTAFA İŞCAN / MİLLİGAZETE
 

25 Nisan 2015 Cumartesi

Adi ortaklık payının kısmi bölünme işlemine konu edilip edilmeyeceği hk.

Adi ortaklık payının kısmi bölünme işlemine konu edilip edilmeyeceği hk.
Kurumlar Vergisi (25.04.2014 tarih ve 1210 sayılı özelge)
Şirket aktifinde en az iki tam yıl süreyle tutulan ve iştirak hissesi kapsamında bulunan adi ortaklık payının tamamının Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 19. maddesinde yer alan şartların sağlanması kaydıyla kısmi bölünme işlemine konu edilmesi mümkün bulunmaktadır.
Diğer taraftan Şirketin aktifinde kayıtlı bulunan iştirak hissesi kapsamındaki adi ortaklık paylarının kısım kısım devrinin, söz konusu madde hükmü kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.
 

BaşlıkAdi ortaklık payının kısmi bölünme işlemine konu edilip edilmeyeceği hk.
Tarih25/04/2014
Sayı62030549-125[19-2013/265]-1210
Kapsam 
 
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
 

Sayı:62030549-125[19-2013/265]-121025/04/2014
Konu:Adi ortaklık payının kısmi bölünme işlemine konu edilip edilmeyeceği. 
     
 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden, ......... tarafından açılan ihalede ............ Arsa Satışı Karşılığı Gelir Paylaşımı işine ortak girişim olarak ........ tarihinde teklif verildiği, iş kapsamında kurulan .........Adi Ortaklığında %50 iştirak payınızın bulunduğu belirtilerek iştirak payınızın bir kısmının veya tamamının Kurumlar Vergisi Kanununun 19 uncu maddesinde belirtilen kısmi bölünme hükümleri çerçevesinde devrinin mümkün olup olmadığı hususunda bilgi talep edildiği anlaşılmıştır.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun "Devir, Bölünme, Hisse Değişimi" başlıklı 19 uncu maddesinde;
            "3) Aşağıdaki işlemler bölünme veya hisse değişimi hükmündedir:
            ...
  1. b) Kısmî bölünme: Tam mükellef bir sermaye şirketinin veya sermaye şirketi niteliğindeki bir yabancı kurumun Türkiye'deki iş yeri veya daimî temsilcisinin bilânçosunda yer alan taşınmazlar ile en az iki tam yıl süreyle elde tutulan iştirak hisseleri ya da sahip oldukları üretim veya hizmet işletmelerinin bir veya birkaçını kayıtlı değerleri üzerinden aynî sermaye olarak mevcut veya yeni kurulacak tam mükellef bir sermaye şirketine devretmesi, bu Kanunun uygulanmasında kısmî bölünme hükmündedir. Ancak, üretim veya hizmet işletmelerinin devrinde, işletme bütünlüğü korunacak şekilde faaliyetin devamı için gerekli aktif ve pasif kalemlerin tümünün devredilmesi zorunludur. Kısmî bölünmede devredilen varlıklara karşılık edinilen devralan şirket hisseleri, devreden şirkette kalabileceği gibi doğrudan bu şirketin ortaklarına da verilebilir. Taşınmaz ve iştirak hisselerinin bu bent kapsamında devrinde, devralan şirketin hisselerinin devreden şirketin ortaklarına verilmesi halinde, devredilen taşınmaz ve iştirak hisselerine ilişkin borçların da devri zorunludur.
            ...
            (4) Bu maddeye göre yapılacak bölünmelerde aktifi ve pasifi düzenleyici hesaplar, ilgili olduğu aktif veya pasif hesapla birlikte devrolunur..." hükmü yer almaktadır.
Kısmi bölünme işlemine taşınmazlar, iştirak hisseleri ile üretim ve hizmet işletmeleri konu edilebilecektir.
Diğer taraftan, 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "5.6.2.2.2. İştirak hisseleri, kurucu senetleri ve intifa senetleri" başlıklı bölümünde;
            "Maddede yer alan "iştirak hisseleri" deyimi, menkul değerler portföyüne dahil hisse senetleri ile ortaklık paylarını ifade etmektedir.
            Bunlar,
            -Anonim şirketlerin ortaklık payları veya hisse senetleri (Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan yatırım ortaklıkları hisse senetleri dahil),
            -Limited şirketlere ait iştirak payları,
            -Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komanditer ortaklarına ait ortaklık payları,
            -İş ortaklıkları ile adi ortaklıklara ait ortaklık payları,
            -Kooperatiflere ait ortaklık payları
            olarak sıralanabilir..." açıklamalarına yer verilmiştir.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, Şirketinizin aktifinde en az iki tam yıl süreyle tutulan ve iştirak hissesi kapsamında bulunan adi ortaklık payının tamamının Kurumlar Vergisi Kanununun 19 uncu maddesinde yer alan şartların sağlanması kaydıyla kısmi bölünme işlemine konu edilmesi mümkün bulunmaktadır.
Diğer taraftan Şirketinizin aktifinde kayıtlı bulunan iştirak hissesi kapsamındaki adi ortaklık paylarının kısım kısım devrinin, söz konusu madde hükmü kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
 

  • Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
  • İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.
  • Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır. 

Kıdem tazminatı için icraya gidenler yüzde 40 daha fazla para alır

 Kıdem tazminatı için icraya gidenler yüzde 40 daha fazla para alır
Ali Bey, 8 yıldır bir iş yerinde çalışıyorum ve SSK'lı ilk girişim 1993 olduğundan, SSK'dan "kıdem tazminatı alabilir" yazısı alıp işverene verdim. Kendisi bana para ödemeyeceğini söyledi. Ne yapmalıyım? (İsmi saklı)  
Sayın okurum, öncelikle SGK' dan aldığınız belgeyi işverene vermişsiniz ama verdiğinizi kanıtlayacak belgeniz var mı? Zira yargıya başvurduğunuzda işveren "Bana böyle bir belge vermedi" derse ne yapacaksınız? İşte bu durumda işinizi noter aracılığıyla işverene göndereceğiniz ihtarname ile bırakmanızı tavsiye ederim.
İHTARNAME GÖNDERİN
Şimdi veya ne zaman işi bırakmak istiyorsanız aşağıdaki gibi bir ihtarnameyi işverene göndermenizi öneririm.
"…. Ltd. Şti' ne Adres: İşyerinizde 8 yıldan beri çalışmaktayım, ekte sunduğum ve SGK' dan alınmış kıdem tazminatı alabilir belgesi gereğince, iş akdimi 1475 sayılı Kanun'un 14'üncü maddesinin beşinci bendi gereğince feshediyorum. Hak ettiğim kıdem tazminatım ile sair alacaklarımın sizce de bilinen banka hesabına 3 gün içinde ödenmesini talep eder, ödenmemesi halinde yasal ve idari yollara başvuracağımı ihtar ederim. Adı-Soyadı"  
İCRA DAİRESİNE GİDİN
Yukarıdaki ihtarname sonrasında paranız ödenmez ise gitmeniz gereken ikinci yer icra dairesi olacak. Bulunduğunuz yerdeki icra dairesine gidip ilamsız icra takip işlemi başlatın. Son brüt ücretiniz ile 8'i çarparak alacağınız kıdem tazminatı ile varsa diğer alacaklarınızı belirtip bir alacak rakamı belirleyin. İcra takibini alan işverenin ise iki seçeneği olacak: 1-Borcu ödemek, 2-Borcu inkar etmek. Şayet birinci seçeneği seçerse işvereniniz borcu ödeyecek ve siz de alacağınızı almış olacaksınız.  
Şayet borcu kabul etmez ve 7 gün içinde icra dairesine başvurup borcunu inkar ederse de bu kez siz işvereni dava edip hem mevcut alacağınızı alır hem de yüzde 40 oranında icra inkar tazminatı almaya hak kazanırsınız.
ÖRNEK YARGITAY KARARI  
T.C. YARGITAY 9. Hukuk Dairesi Esas No: 2009/3685 Karar No: 2011/4410 Karar Tarihi: 20.02.2011 İTİRAZIN İPTALİ DAVASI
İCRA İNKAR TAZMİNATI Özet   
İtirazın iptali davası, itirazın tebliğinden itibaren bir yıl içinde açılmalıdır. Alacak konusu İş Mahkemesi'nin görevine giriyorsa dava İş Mahkemesi'nde açılır. İtirazın iptali davasının konusunun ıslah yoluyla artırılması mümkündür.   
Dava konusu alacağın miktarının belirli veya belirlenebilir olması halinde İcra İnkar Tazminatı' na hükmedilir. Hak tartışmalı ise İcra İnkar Tazminatı' ndan söz edilemez. Mahkeme kararında İcra İnkar Tazminatı' nın ne kadar olduğu net ve somut biçimde belirtilmelidir.
OKURLARIMIZA CEVABIMIZDIR…
Canan Sibel Doğar / Denizli: 23.03.1985 sosyal güvenlik başlangıcınız ile SSK'dan emekli olabilmek için Bağ-Kur' dan sonra SSK'da en az 1.260 gününüz olmalı. Sizin ise 60 gününüz var.  
Bir de 2003 doğumlu çocuğunuz için ödeyebileceğiniz 720 günlük doğum borçlanması hakkınız var. Şimdi hemen SSK'lı işe girin 1 yıl 4 ay çalışın bu çalışma esnasında doğum borçlanması da (2003 için) yapın.
SSK'dan emekli olacaksınız.  
Ala Aksu / İzmir: Gönderdiğiniz belgedeki var olan 4 bin 820 günün içinde son 2 bin 520 günlük primde SSK çoğunlukta ise Almanya çalışma süreleriniz için yurtdışı borçlanması yaparsanız, SSK'dan hemen emekli olacaksınız. Bir an önce borçlanmanızı yapın ve emekli olun.
ALİ TEZEL
 
http://www.millet.com.tr/kidem-tazminati-icin-icraya-gidenler-yuzde-40-daha-fazla-para-alir-yazisi-1266310

15 Yıl 3600 Gün İle Nasıl Kıdem Tazminatı Alınır?

 
15 Yıl 3600 Gün İle Nasıl Kıdem Tazminatı Alınır?
 
Mülga 1475 Sayılı İş Kanunun yürürlükte bulunan 14. maddesine istinaden, İstifa edilmesi halinde hangi şartlarda kıdem tazminatı alınacağı konusunda en önemli ayrıntı ilk işe giriş tarihidir. 15 yıl 3600 gün şartını yerine getiren ve kıdem tazminatı almaya hak eden çalışanların, 08.09.1999 tarihinden önce sigortalılık süresinin başlamış olması gerekmektedir. Yani Kıdem Tazminatı ödenmesine ilişkin şartlardan birisi 15 yıl ve 3600 gün sigortalılığın yerine getirilmesidir. Buna göre, 08.09.1999 tarihinden önce işe başlayan sigortalılara, adına emeklilik için sigortalılık süresini ve prim gün sayısını doldurup emekli yaşını beklemeleri halinde kıdem tazminatı ödenmektedir. Ayrıca 15 yıl ve 3600 gün sayısının aynı işyerinde tamamlanması gerekmiyor. Bu süreler farklı işyerlerinde tamamlanabilir.
 

Bir örnekle açıklarsak olayı; Murat Bey'in ilk işe giriş tarihi 28.10.1992 ve belirli aralıklarla sigortalı olarak farklı işyerlerinden çalışma bildirimleri ile toplamda da 3620 gün sigorta bildirimi olduğunu  varsayalım. 20 Nisan 2015 tarihi itibarı ile yaklaşık 6 yıldır ise X şirketinde sigortalı çalışmaktadır. Murat Bey ilk işe giriş tarihi olarak 28.10.1992 ve kanunun aradığı 15 yıl 3600 gün prim ödeme gün sayısını doldurmuş; ancak Murat Bey 15 yılın kıdem tazminatını değil, kanunun aradığı şartları doldurduğu X şirketindeki 6 yıllık çalışması karşılığındaki  kıdem tazminatını hak etmektedir.

Yargıtay daha önceki kararlarında 15 yıl ve 3600 günü doldurup SGK'dan "Kıdem tazminatı alabilir" yazısı alarak istifa edip kıdem tazminatı istenebilmesi için "yazının işverene verildiği gün evinde oturma" şartını arıyordu. Artık bu şartı aramayan Yargıtay, istifa edip ertesi gün başka yerde işe girenin bile bu tazminata hakkı olduğunu belirten bir karar aldı.

 

 

İŞTE O YARGITAY KARARIN TARİHİ VE NOSU:

TC YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No: 2011/51535 Karar No: 2014/52 Tarihi: 13.01.2014.

Burada özellikle belirtmek istediğimiz bir durum  vardır. Yukarıda açıkladığımız şartlar ve süreler kıdem tazminatı açısından değerlendirilmektedir. Bu şekilde işten ayrılan ve kıdem tazminatını hak eden çalışanların yine bu şartlara istinaden ihbar tazminatını almaları gibi bir durum söz konusu değildir.

 

CABİR BİLİKCİ

1968 doğumluyum. 1982 sigorta başlangıcım. 01.05.2015'te emekli primim doluyor. 2008, 2009, 2010 Bağkur borcum var. Ödemeden emekli olabilir miyim?

1982 sigorta başlangıcınız ile 25 yıl 47 yaş 5150 gün ile emekli olabilirsiniz. Eğer 5150 gününüz var ise Bağkur borcunuzu yeni yasa ile sildirip emekli olabilirsiniz.

 

ZÜLEYHA BAHÇECİOĞLU

15.11.1993 işe giriş tarihim. 249 günüm var. 1974 doğumluyum. Kaç yılında ve kaç gün sayısıyla emekli olabilirim?

Züleyha hanım 15.11.1993 işe giriş tarihiniz ile 4-a (SSK)'dan 50 yaş 5675 gün ile emekli olabilirsiniz. Eksik günlerinizin bir bölümünü doğum borçlanması ile ödeyebilirsiniz.

 

RAMAZAN ÖKSÜZ

07.08.1980 doğumluyum. 1999 yılında SSK girişim var. 520 SSK toplam günüm var. Daha sonra 28/12/2001 yılında Bağkur'a geçtim. 13 yıl 2 ay 12 gün toplam hizmetim var. Şu an 9 basamaktayım. Ne zaman emekli olurum. Düşük Bağkur maaşı almamak için  ne yapmam gerekir?

Bağkur'dan 25 yıl 9000 gün ile 58 yaşında emekli olabilirsiniz. Yüksek maaş alabilmek için 1140 liranın üstünde prim yatırmanız gerekmektedir veya son üç buçuk yıl SSK'ya prim öderseniz, Bağkur'dan alacağınız maaşa göre yüzde 10-20 daha fazla olur.

 

KORHAN KOCATÜRK

01.01.1965 doğumluyum. 01.03.1990 işe başlangıcım, 3800 günüm var. 4 yıldır bir işyerinde çalışmaktayım, ancak işyerinden ayrılmak istiyorum. Kıdem tazminatı alabilir miyim?

15 yıl 3600 gün şartını doldurduğunuz için adınıza SGK primlerinin yatırıldığı Sosyal Güvenlik Merkezi Müdürlüğüne müracaat ederek "kıdem tazminatı alır" yazısını aldıktan sonra bu yazıyı noter kanalı ile işyerinize gönderirseniz, işvereniniz size kıdem tazminatını vermek zorundadır.

 

EMİNE KÖSE

1967 doğumluyum. 1984'de sigortalı oldum. 2 doğum borçlanması ödedim. Ne zaman emekli olabilirim?

1984 sigorta başlangıcınız ile 20 yıl 41 yaş 5000 gün ile veya kısmi olarak 15 yıl 3600 gün ile 58 yaşında emekli olabilirsiniz.

 

MUSTAFA İŞCAN / MİLLİGAZETE

16 Soruda Evrakın e-Deftere Kayıt Yöntemleri

 16 Soruda Evrakın e-Deftere Kayıt Yöntemleri
Özet: Gelir İdaresi Başkanlığının e-Defter kullanıcılarına yönelik yayımlamış olduğu e-Defter Uygulama Kılavuzu'nun 1.1 versiyonu yayımlanmıştır. Kılavuz'un yeni versiyonu ile aşağıdaki bilgiler değişmiştir:
 
-           Fatura kayıt icmale ilişkin e-Arşiv çözümü eklenmiştir.
-           Z Raporunun kaydedilmesi ile ilgili açıklama güncellenmiştir.
-           Yabancı Para kullanımına ilişkin senaryolar eklenmiştir.
 
Açıklamalar:
 
e-Defter uygulaması Aralık 2014'te başladı. Konu hakkında yasal düzenlemeler yapılmış olmakla birlikte uygulamada karşılaşılan zorluklar, eskiden gelen alışkanlıkların yeni sistemde kayıt yolları kafalarda bazı sorular oluşturdu. Bu soruları cevaplayacak teknik kılavuzun ilk versiyonu  (V1.0) 26 Şubat 2015 tarihinde yayımlanmıştı. Kılavuz, Nisan 2015'de güncellenerek yeni (V.1.1) versiyonu yayımlanmıştır. Konuya ilişkin olarak daha önce yayımladığımız 2015/42 sayılı Mali Bültenimiz, yeni versiyonun içerdiği değişikliklerin ardından güncellenmiştir. Uygulamada evrak kayıt yöntemleri ile ilgili olarak karşılaştığımız 16 sorudan oluşan Mali bültenin güncel halini aşağıda bilgilerinize sunarız.. 
 
1- e-Defter İşlemlerinde Her Belge Tek Bir Kayıt Olarak mı Girilecek?
 
Elektronik defter uygulamasında her bir belgeye ait bilgilerin, tek bir yevmiye kaydında gösterilmesi esastır. e-Defter uygulamasında kullanılan standartların gereği olarak; belge bilgisine ilişkin detaylar elektronik defterlerde gösterilmelidir. e-Defter Uygulama Kılavuzu versiyon 1.1  ile uygulamada bazı işlemlerin/belgelerin muhasebe kayıt şekilleri göz önünde bulundurularak, söz konusu işlem ya da belgelerin e-deftere aktarılmasındaki kolaylıklarla ilgili açıklamalar eklenmiştir. Ancak bu kolaylıkların, e-defter uygulamasına geçiş aşamasında sağlanan hususlar olduğu dikkate alınmalıdır.
 
2- Her Kayıt için Bir Belge Tarihi ve Numarası Olmalı mı?
 
Muhasebe kaydına esas teşkil eden işlem, bir belgeye dayanıyorsa mutlaka belge tipi ilgili alanda belirtilmesi gerekmektedir. Ancak; muhasebe kaydına esas teşkil eden işlem, bir belgeye dayanmıyorsa; belge tipi alanı elektronik defterlerde kullanılmamalıdır. Dolayısıyla muhasebe kaydına esas teşkil eden işlem bir belgeye dayanmıyorsa belge türü, tarihi veya numarası gibi bilgiler verilemez. Örneğin, açılış-kapanış işlemleri belgeye dayalı olmayabilir.
 
3- Her Fatura için Ayrı Yevmiye Kaydı mı Atılmalıdır? 
 
Elektronik defter uygulamasında her bir belgeye ait bilgilerin, tek bir yevmiye kaydında gösterilmesi esasına istinaden her bir faturanın bir yevmiye kaydında gösterilmesi gerekmektedir.
 
Elektronik fatura kullanıcıları belge numarası alanına elektronik faturanın ETTN numarasını değil, fatura ID'sini girmelidirler. 
 
4- Belge Türünü Seçerken Nelere Dikkat Etmek Gerekir?
 
Kayda esas belgeler "e-Defter Uygulama Kılavuzu"nda (V.1.1) 8 belge tipi gösterilmiştir, bu listede belirtilen ilk 7 belge dışındaki belgeleri kaydederken "diğer" seçeneği seçilmelidir. "Diğer" belge tipi seçildiğinde açıklama kısmında belge tipi belirtilmelidir. Kılavuzda belirtilen belge tipleri aşağıdadır. (Belge tipleri, KPMG tarafından hazırlanan soru cevap çalışmasında program yazılımcılarına değil kullanıcılara hitaben hazırlandığı için teknik isimleri ile İngilizce olarak değil, sadece Türkçe olarak belirtilmiştir.)
 
1          Çek
2          Fatura
3          Müşteri Sipariş Belgesi
4          Satıcı Sipariş Belgesi
5          Senet
6          Navlun
7          Makbuz
8          Diğer 
 
5- Kullandığım Programda Belge Çeşitlerinde "Diğer" Seçeneği Yoksa ne Yapmalıyım?
 
Yazılımcılar, e-defter uygulamalarını kendilerine bildirilen teknik detaylar ile düzenlemektedir. e-Defter uygulamalarında yazılımcılar kullanıcıları doğru yönlendirmelidirler. Eğer belge seçenekleri arasında "diğer" seçeneği yoksa, yukarıdaki belgelerin dışındaki belgeler (fiş, gider pusulası vs.) mevcut ise, yazılımcı bu seçeneği arka planda "diğer" olarak seçip açıklama kısmına belge adını yazmış olmalıdır. Tereddüt edilen konularda yazılımcıdan bilgi alınması gerekir. 
 
6- Serbest Meslek Makbuzunu Kaydederken Fatura Olarak mı Kaydedeceğim?
 
Serbest meslek erbabının, mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilatı için düzenlediği belge serbest meslek makbuzudur. Bu makbuz e-defter kılavuzunda sayılan belgeler arasında yer alan makbuz ile karıştırılmamalıdır. Serbest meslek makbuzu, sayılan belgeler arasında yer almadığı için belge tipi diğer ve belge açıklaması "serbest meslek makbuzu" olarak kaydı yapılır. Ayrıca belgenin numarası ve tarihinin de girilmesi zorunludur. Belge tipinde diğer yerine Serbest Meslek Makbuzu seçeneği varsa 5 numaralı soru ve cevabı bilgilendirme amaçlı olarak okuyunuz.
 
7- Perakende Satış Fişi Kaydederken Hangi Belge Tipini Seçmeliyim?
 
Perakende satış fişi sayılan 7 belge içerisinde olmadığı için belge tipi "diğer" olarak seçilmeli ve belge açıklaması "perakende satış fişi" olarak seçilmelidir.
 
8- Banka Hareketlerimiz Çok Fazla, Her Bir Hareketi Tek Tek mi Kaydetmeliyim?
 
Bilindiği üzere bankaya ait işlemlerde muhasebe kaydına esas belge dekont olmaktadır. Dekontların e-defter uygulamasında belge tipi diğer ve belge açıklaması dekont olarak kaydı yapılır ve dekontun numara ve tarihinin de girilmesi zorunludur. Ancak; dekont üzerinde belge numarası-tarihi yok ise, kullanılan muhasebe programının söz konusu işleme vermiş olduğu tarih ve numara, belge numarası ve tarihi olarak yazılabilir. Eğer bankaya ait işlemler dekont bazında tek tek muhasebeleştirilemiyorsa, günlük olarak, banka banka ayrıştırmak koşuluyla, her bir bankadan yapılan işlemler birer muhasebe fişinde işlenebilir. e-Defterde bu kayda esas belge olarak muhasebe fişi gösterilebilir. Bu muhasebe fişinin, e-defter uygulamasında belge tipi "diğer" ve belge açıklaması "Muhasebe Fişi "olarak kaydı yapılır ve fişin numarası ile tarihi girilir.
 
9- Masraf Listelerinde Her Bir Belgeyi Ayrı Ayrı mı Kaydetmeliyim?
 
Gün içinde işletmenin ya da personelin yapmış olduğu giderlere ilişkin alınmış belgeler teknik kılavuzlarda sayılan belgelerden biriyse, mutlaka belge tipi kılavuzda belirtildiği gibi olmalıdır.
 
Örneğin; personelin yapmış olduğu giderler arasında belge olarak fatura varsa, bu fatura ayrı bir yevmiye kaydında belge türü fatura olarak fatura belge tarih-numarası da yazılmak şartıyla kaydedilmelidir. Eğer yapılan giderle ilgili belge tipi, teknik kılavuzda sayılan ilk yedi belge tipinden biri değil ise; bir masraf formu oluşturulup e- defter uygulamasında belge tipi "diğer" ve belge açıklaması "masraf formu" olarak kaydı yapılır. Ayrıca bu masraf formunun numarası ve tarihinin de girilmesi zorunludur. Bu masraf formlarında matbu bir numara ve tarih olmadığı için, oluşturulacak her bir form için müteselsil bir numara ve formun oluşturulduğu günün tarihi üzerine yazılmalıdır. Bu masraf formunda yapılan giderlere ait belgelerin detayları yer almak zorundadır. Ayrıca  masraf formu firma kaşesi ve imzasıyla matbu olarak ya da elektronik imza/mali mühür ile elektronik ortamda muhafaza edilmek zorundadır. Elektronik ortamda tutulacak belgelerin görüntülenebilir ve doğrulanabilir şekilde muhafaza ve ibraz edilmesinden, diğer matbu belgeler de olduğu gibi, mükellef sorumludur.
 
10- Çek Bordrosunu Nasıl Kaydetmeliyim?
 
e-Defter uygulamasında kılavuzda sayılan tüm belge tiplerinde olduğu gibi, her bir çek belgesinin de ayrı yevmiye maddelerine kaydedilmesi esastır. Ancak çek bordrosuyla da kaydı mümkün olduğundan e-defter uygulamasında da bu bordolar üzerinden, aynı alıcı veya satıcıya ait olmak şartıyla, birden fazla çek aynı yevmiye maddesinde kaydedilebilir.
Ayrıca muhasebe kaydında belge tipi "diğer" ve belge açıklaması "çek bordrosu" olarak kaydı yapılır. Söz konusu çek bordrosunun numarası ve tarihinin girilmesi zorunludur. Bu çek bordrosunda matbu bir numara ve tarih olmadığı için, oluşturulacak her bir bordro için müteselsil bir numara verilmeli ve bordronun oluşturulduğu günün tarihi üzerine yazılmalıdır. Her bir çek bordrosunda, çeklerin detayları yer almak zorundadır. Bu çek bordrosu firma kaşesi ve imzasıyla matbu olarak ya da elektronik imza/mali mühür ile elektronik ortamda muhafaza edilmek zorundadır. Elektronik ortamda tutulacak belgelerin görüntülenebilir ve doğrulanabilir şekilde muhafaza ve ibraz edilmesinden, diğer matbu belgeler de olduğu gibi, mükellef sorumludur.
 
11- Senet Bordrosunu Kaydederken Nelere Dikkat Etmeliyim?
 
e-Defter uygulamasında kılavuzda sayılan tüm belge türlerinde olduğu gibi, her bir senet belgesinin de ayrı yevmiye maddelerine kaydedilmesi esastır. Ancak; senet bordrosuyla da kaydı mümkün olduğundan e-defter uygulamasında da bu bordolar üzerinden, aynı alıcı veya satıcıya ait olmak şartıyla, birden fazla senet, aynı yevmiye maddesinde kaydedilebilir. Ayrıca muhasebe kaydında belge tipi "diğer" ve belge açıklaması "senet bordrosu" olarak kaydı yapılır ve bu senet bordrosunun numarası ve tarihinin girilmesi zorunludur. Bu senet bordrosunda matbu bir numara ve tarih olmadığı için, oluşturulacak her bir bordro için müteselsil bir numara verilmeli ve bordronun oluşturulduğu günün tarihi üzerine yazılmalıdır. Senet bordrolarında, senetlerin detayları yer almak zorundadır. Bu senet bordrosu firma kaşesi ve imzasıyla matbu olarak ya da elektronik imza/mali mühür ile elektronik ortamda muhafaza edilmek zorundadır. Elektronik ortamda tutulacak belgelerin görüntülenebilir ve doğrulanabilir şekilde muhafaza ve ibraz edilmesinden, diğer matbu belgeler de olduğu gibi, mükellef sorumludur.
 
12- Ücret Bordrosunu Kaydederken Belge Numarası Olarak Ne Yazacağız?
 
Firmalar, çalışanları için aylık olarak oluşturacakları ücret bordrolarını, e-defter uygulamasına aktarırken, tüm personel için oluşan bordroları bir listeye bağlayıp, belge tipi "diğer" ve belge açıklaması "ücret bordrosu icmali" olarak kaydedebilirler. Ücret bordrosu icmalinin numara ve tarihinin girilmesi zorunludur. Ancak; ücret bordrosu icmalinde matbu bir numara ve tarih olmadığı için, oluşturulacak her bir icmal listesi için müteselsil bir numara verilmeli ve icmalin oluşturulduğu günün tarihi üzerine yazılmalıdır. Bu ücret bordrosu icmalinde her bir ücret bordrosunun detayları yer almalıdır. Ayrıca bu icmaller firma kaşesi ve imzasıyla matbu olarak ya da elektronik imza/mali mühür ile elektronik ortamda muhafaza edilmek zorundadır. Elektronik ortamda tutulacak belgelerin görüntülenebilir.
 
13- Z Raporları Ne Şekilde Kayda Alınmalıdır?
 
Gün sonunda her bir yazar kasadan alınan Z raporu, muhasebe kaydında belge tipi "diğer" ve belge açıklaması "Z Raporu" olarak kayda alınmalıdır. Ayrıca  Z Raporu'nun numarası ve tarihinin de girilmesi zorunludur. Ancak gün içinde yapılan satışlara istinaden alınan Z Raporu'nun, ödeme yöntemlerine (nakit, kredi kartı, vb.) göre ayrıştırılması gerekmektedir. Ödeme yöntemine isabet edecek KDV tutarlarının da ayrıştırılarak her bir ödeme yönteminin farklı yevmiye maddelerinde gösterilmesi gerekmektedir.
 
Eğer ödeme yöntemine isabet edecek KDV tutarlarının da ayrıştırılması yapılamıyorsa, Z raporunda yer alan satış ve KDV tutarının hepsi tercih edilen ara bir hesaba (örneğin 120 Alıcılar) ödeme yöntemi belirtilmeden bir yevmiye maddesinde yazılıp, bu yevmiye maddesinde belge tipi "diğer" ve belge açıklaması " Z raporu" olarak kaydı yapılır. Ayrıca bu Z raporunun numara ve tarihinin de bu yevmiye maddesinde olması zorunludur. Daha sonra Z raporunda yer alan ödeme yöntemlerine göre, yapılacak diğer yevmiye kayıtlarında ara hesapta yer alan tutarın içinde ödeme yöntemlerine isabet eden tutarlar, ilgili hesaplara kaydedilir. Bu kayıtlarda aynı Z raporunun belge tipi "diğer" ve belge açıklaması " Z raporu" olarak kaydı yapılmalıdır. Ayrıca bu Z raporunun numara ve tarihinin de girilmesi zorunludur. Ödeme şekli olarak da nakit ise nakit, kredi kartı ise kredi kartı olarak belirtilir. Dikkat edilmesi gereken, Z raporunda var olan ödeme yöntemlerinin hepsi ayrı birer yevmiye maddesi olarak kaydedilmelidir.
 
 
14- Kendi Oluşturduğumuz Belgelere İmza Yetkilisi mi İmza Atmalı?
 
Teknik kılavuzda "firma kaşesi ve imzasıyla matbu olarak ya da elektronik imza/mali mühür ile elektronik ortamda muhafaza edilmek zorundadır" diye belirtilmektedir. Burada firma kaşesi ve imzasıyla derken kastedilenin, şirket imza yetkilisinin imzası olduğu tabiidir.
 
15- Ödeme Yöntemi Alanı Nasıl Kullanılmalıdır?
 
Ödeme ya da tahsilat yapıldıysa ödeme yöntemi alanı kullanılmalıdır. Bu alana sadece ödeme türünü ifade edecek bilgi girişi yapılması gerekmektedir. Örneğin, Nakit, Banka, Kredi Kartı, Çek, Senet gibi… "Ödeme Yöntemi" alanına serbestçe metin girişi yapılabilmesine rağmen, yapılan işlemin adının bu 
 
alana "Ödeme Yöntemi" olarak yazılmaması gerekir. Örneğin; bankadan yapılan bir havale ya da EFT işlemi için ödeme yöntemi "Banka" olmalıdır, işlemin adı yazılmamalıdır.
 
16- Berat Yüklemek için Verilen Üç Aylık Süre, Muhasebe Kayıtlarının İşlenme Süresi midir?
 
Muhasebe kayıtlarının yasal defterlere işlenme süresi için Türk Ticaret Kanunu ve Vergi Usul Kanunu'nun ilgili hükümlerinin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Ancak bu süreler, berat yükleme süresiyle karıştırılmamalıdır. Elektronik Defter Genel Tebliği'nde düzenlenen berat yükleme süresi, muhasebe kayıtlarının elektronik kayıtlar bütünü olarak defter ve berat oluşturulması ve bunlar üzerinde gerekli kontrollerin yapılması için mükelleflere verilen süre olarak düşünülmelidir.
 
İlgili aya ait beratın GİB'in sistemine aktarılmasından sonra, o aya ait muhasebe kayıtlarında hiçbir şekilde değişiklik yapılması mümkün bulunmamaktadır. 
 
Değerlendirme ve Sonuç:
 
Soru-Cevap çalışmamızın sonunda teknik kılavuzdaki vurguya bir kez daha dikkatinizi çekmek isteriz. e-Defter Uygulama Kılavuzu versiyon 1.1 ile uygulamada bazı işlemlerin/ belgelerin muhasebe kayıt şekilleri göz önünde bulundurularak, söz konusu işlem ya da belgelerin e-deftere aktarılmasındaki kolaylıklarla ilgili açıklamalar eklenmiştir. Ancak bu kolaylıkların, e-defter uygulamasına geçiş aşamasında sağlanan hususlar olduğu dikkate alınmalıdır. Bu açıklamaya istinaden; teknik kılavuzda yayınlanmış olan uygulama kolaylıklarından faydalanırken bir yandan da e-defterinher bir belge/işlem için bir yevmiye kaydı istediği akıllardan çıkarılmaması, bu konuda teknik alt yapı çalışmaları yapılmasını tavsiye ederiz.
 
KPMGVERGİ

24 Nisan 2015 Cuma

23 Nisan’da Bağ-Kur’lular Yeni Sağlık Hakkına Kavuştu

23 Nisan'da Bağ-Kur'lular Yeni Sağlık Hakkına Kavuştu
Değerli okurlar, SGK sigortalıları içerisinde sağlık yardımı alma bakımından en dezavantajlı sigortalılar Bağ-Kur sigortalılarıdır.
Bağ-Kur sigortalıları dediğimiz kesim esnaf, tüccar, sanayici, çiftçi ve şirket ortağı gibi kendi nam ve hesabına bağımsız çalışma yürüten kişilerdir.
 
Bilindiği üzere, SGK kapsamında sigortalı olan kişiler, SGK'ya sağlık sigortası primi ödemekte, SGK ise kapsamında olan bu kişilerin hastane ve eczane gibi sağlık giderlerini ilgili sağlık kuruluşlarına ödemektedir. İşçi ve memur sigortalılarına, SGK sağlık yardımı verirken, bu sigortalıların SGK'ya borçları olup olmadığına bakmamaktadır. Ancak, esnaf ve çiftçi gibi kişiler SGK kapsamında sigortalı oldukları zaman, bu kişilerin hastane ve eczanelerde ücretsiz sağlık yardım hakkı alabilmeleri için, bu kişilerin SGK'ya prim borcu olmamaları gerekmektedir.
 
Bağ-Kur sigortalıların sağlık yardımı alabilmeleri için SGK'ya 60 günden fazla prim borcu olmamaları gerekmektedir. Bu kural halen devam etmektedir. Ancak, 23.04.2015 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6645 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile Bağ-Kur sigortalılarına, sağlık yardımı alma bakımından çok büyük kolaylık ve yenilik getirilmiştir.
 
Şöyle ki, 6645 sayılı kanunun 54'üncü maddesiyle 5510 sayılı kanuna geçici 61'inci madde eklenmiştir. Söz konusu maddeye göre, Bağ-Kur sigortalıların SGK'ya 12 ay veya daha fazla süreye ilişkin borçlarının olması durumunda, Bağ-Kur sigortalıları durdurulacaktır. Durdurulan sigortalılığa ilişkin sürelerde var olan prim borcu Bağ-Kur sigortalısının prim borcu olarak gözükmeyecektir. Bunun anlamı, Bağ-Kur sigortalısının 12 aydan fazlaya ilişkin prim borcu olduğu takdirde, takip eden aydan (13'üncü aydan) itibaren eğer borcu yoksa, SGK'daki sağlık sigortası yardımlarından yararlanmaya devam edecektir. Ancak, 12 aydan fazlaya ilişkin borçlu olduğu dönemin sigortalılık süresini, SGK'nın gönderdiği tebligat tarihinden itibaren üç ay içinde SGK'ya yatırıp hizmet süresi olarak kazanabilecektir. Üç ay içinde yatırmayanların borçlu olan döneme ilişkin sigortalılıkları yanacak ve iptal olacaktır.
6645 sayılı kanunla getirilen bu imkân, Bağ-Kur sigortalıları için çok önemli olmuştur. Bu sayede, artık Bağ-Kur'lular, 12 aydan fazla prim borçları olduğu takdirde, 13'üncü aydan itibaren primlerini düzenli olarak ödemeye başlamaları durumunda, SGK'nın sağladığı sağlık sigortası imkânlarından yararlanabileceklerdir.
 
Örnek olarak, Ahmet Amca, 2008 yılından beri Bağ-Kur sigortalısıdır. Ahmet Amca'nın SGK'ya sigortalılığı dolayısıyla, 30 yıldan fazla prim borcu bulunmakta ve ekonomik durumu kötü olması dolayısıyla, bu borcu ödeyememektedir. İşte, Ahmet Amca'nın sigortalılığı, yeni çıkan bu kanun dolayısıyla durdurulacak ve durdurulan süreden sonra primlerini düzenli olarak ödemeye devam ederse, SGK'dan sağlık yardım hakkı almaya devam edecektir.
AHMET ARICAN / YENİASYA
 

Emeklilerin Yüzü Temmuz’da Gülecek

 Emeklilerin Yüzü Temmuz'da Gülecek
Yeni zam düzenlemeleri yürürlüğe girdi. Temmuz'da hem SSK ve Bağ-Kur hem memur emeklilerine çifte zam imkanı doğdu. Hatta bazı emekliler 3 zam birden alabilecek…
Yaklaşık 10.9 milyon emekli için Temmuz zam ayı. Seyyanen zam ve destek primi müjdelerini içeren İş Güvenliği Yasası'nın yürürlüğe girmesi, emeklilere Temmuz'da daha fazla zammın yolunu açtı. İşte Temmuz zamları:
KİM, NE ALACAK?
SSK ve Bağ-Kur emeklileri, Temmuz'da bu yılın ilk 6 aylık döneminde gerçekleşen enflasyon kadar zam alacak. İlk 3 aylık enflasyon verileri doğrultusunda emeklilerin yüzde 5 zam alacağı tahmin ediliyor. Bunun ardından maaşı bin 100 liranın altında olan emeklilere ayrıca bir zam daha yapılacak. Buna göre; bin lira ve altında maaşı olanlara 100 lira, bin liranın üzerindekilere de maaşları bin 100 lirayı geçmeyecek üzere seyyanen zam verilecek. Ticari faaliyette bulunan emeklilerin maaşından yapılan Sosyal Güvenlik Destek Primi kesintisi de Temmuz'da yüzde 15'ten 10'a inecek. Böylece maaşlarda, daha az kesinti yapılması suretiyle artış olacak. Bu artış da ortalama 50 lira olacak. Bin lira maaşı olan emekliden 150 lira yerine, 100 lira kesinti yapılacak. SSK ve Bağ-Kur emeklileri, Temmuz'da durumlarına göre 2 zamdan, hatta 3 zamdan birden yararlanabilecek. ? Memur emeklilerinin maaşı Temmuz'da toplu sözleşme çerçevesinde yüzde 3 artacak. Ayrıca bu yılın ilk yarısında enflasyon yüzde 3'ü aşarsa bunun da farkı verilecek. İlk 3 aylık enflasyon yüzde 3.03 çıktı. Bu, memur emeklilerinin enflasyon farkı da alacağını gösterdi. İlk yarı enflasyonu tahmin edildiği gibi yüzde 5 çıkarsa, memur emeklileri yüzde 3 zamma ek olarak yüzde 2'lik enflasyon farkı alacak. Ayrıca ticari faaliyette bulunanlar, destek priminin azalmasıyla bir zam daha alacak.
ADIM ADIM ZAMLAR
SSK ve Bağ-Kur emeklileri: Emeklilerin tamamı enflasyon zammı alacak. Bu zammın yüzde 5 olması bekleniyor. Maaşı bin 100 liranın altındakilere ayrıca seyyanen zam verilecek. Bin lira ve altında maaş alanların seyyanen zammı 100 lira olacak. Bin 1 ile bin 99 lira arasındaki maaşlar ise bin 100 liraya tamamlanacak. Bu emeklilerden esnaflık yapanların destek primi kesintisi azalacak. Bu da yüzde 5 zam demek.
Memur emeklileri: Maaşlara yüzde 3 zam yapılacak. Ayrıca enflasyon farkı verilecek. Enflasyon yüzde 5 çıkarsa, verilecek enflasyon farkı yüzde 2 olacak. Memur emeklilerinden esnaflık yapanlar maaşlarındaki Sosyal Güvenlik Destek Primi kesintisinin azalmasıyla bir kazanç daha sağlayacak.

TAKVİM

SSK’ lı Erkeklere Doğum İzni geldi, AGİ’ de değişiklik yapıldı

 SSK' lı Erkeklere Doğum İzni geldi, AGİ' de değişiklik yapıldı
23 Nisan 2015 tarihli ve 29335 sayılı Resmi Gazete'de 6645 No.lu İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun yayımlandı.
Söz konusu Kanun ile vergi uygulamaları ve mazeret izinlerine ilişkin yapılan düzenlemeler bu sirkülerimizin konusunu teşkil etmektedir.
 
  1. Asgari Geçim İndirimi Uygulamasında Yapılan Değişiklik
6645 Sayılı Kanun'un 8 inci maddesiyle, asgari geçim indirimine ilişkin Gelir Vergisi Kanunu'nun 32 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "ilk iki çocuk için %7,5" ibaresinden sonra gelmek üzere ", üçüncü çocuk için %10," ibaresi eklenmiştir.
Buna göre asgarî geçim indirimi; ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgarî ücretin yıllık brüt tutarının; mükellefin kendisi için % 50'si, çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için % 10'u, çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere; ilk iki çocuk için % 7,5, üçüncü çocuk için % 10, diğer çocuklar için % 5 olarak hesaplanacaktır.
Söz konusu düzenleme 1 Mayıs 2015 tarihi itibariyle yürürlüğe girecektir.
 
  1. İndirilecek Giderlere Eklenen Yeni Bent
Aynı Kanun'un 9 uncu maddesiyle Gelir Vergisi Kanunu'nun İndirilecek Giderler başlıklı 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
Yeni eklenen bent:
"11. Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen işbaşı eğitim programlarından faydalananlara, programı yürüten işverenlerce fiilen ödenen tutarlar (Bu kapsamda işverenler tarafından ticari kazancın tespitinde ücretle ilişkilendirilmeksizin her bir katılımcı itibarıyla indirim konusu yapılacak tutar aylık olarak asgari ücretin brüt tutarının yarısını aşamaz.)."
 
  1. Doğum İzni Süresinin 5 güne Çıkarılması
Aynı Kanun'un 35 inci maddesiyle, 4857 sayılı Kanunun 46 ncı maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendi ile 55 inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendi "Ek 2 nci maddede sayılan izin süreleri," şeklinde değiştirilmiş, 104 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "ve 65 inci" ibaresi madde metninden çıkarılmış ve Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"Mazeret izni
EK MADDE 2İşçiye; evlenmesi veya evlat edinmesi ya da ana veya babasının, eşinin, kardeşinin, çocuğunun ölümü hâlinde üç gün, eşinin doğum yapması hâlinde ise beş gün ücretli izin verilir.
 
kaynak http://www.ozdogrular.com/content/view/25653/

Torba Kanun yürürlükte. Tarihlere dikkat

 Torba Kanun yürürlükte. Tarihlere dikkat
Çalışma hayatı ve sosyal güvenliğe dair farklı kanunlarda 91 maddede değişiklik getiren son Torba Kanun dünkü Resmi Gazete'de yayımlandı. Kanunun bazı hükümleri hemen yürürlüğe girerken, bazıları önümüzdeki aylarda uygulanmaya başlanacak. Bu arada kimi haklardan yararlanmak için bazı tarihlere dikkat etmek gerekiyor.
 
31 Temmuz son tarih
 
Torba Kanun kapsamında esnaf, şirket ortağı ve tarımsal faaliyeti sebebiyle Bağ-Kurlu olanlara borcunu sildirme imkanı veriliyor. Bu kişilerin 2015 Nisan ayı sonu itibariyle birikmiş borçları 12 ay ve daha fazla ise 31 Temmuz 2015'e kadar SGK'ya başvurmak şartıyla borçlarını sildirebilecekler. Sildirdikleri dönem emeklilik hesabında dikkate alınmayacak. Fakat ileride imkanları olursa bu dönemi tekrar ödeyerek emekliliğe saydırabilecekler. 31 Temmuz'a kadar başvuru yapmamış olanlar bu imkandan faydalanamayacaklar.
Öte yandan işveren olarak ya da üçüncü kişi olarak SGK'nın rücu (tazminat) davalarına muhatap olanların da 31 Temmuz 2015'e kadar SGK'ya başvurmaları gerekiyor. Başvuru yapanlar borçlarını dilerlerse faizsiz olarak peşin dilerlerse 18 taksitte ödeyebilecekler. Örneğin işçisi iş kazası geçirmiş ve bu kazada kusurlu bulunmuş işverenler tazminatlarını bu kapsamda ödeyebilecekler. Fakat bu borca ilişkin mahkeme kararının en geç 31.12.2014 tarihine kadar kesinleşmiş olması gerekiyor.
 
Zamlar temmuzda başlayacak
 
Yine Torba Kanun kapsamında 1000 liradan düşük aylığı olan emeklilere verilecek 100 liralık zam önümüzdeki temmuz ayı itibariyle maaşlara yansıyacak. Emekli olduktan sonra Bağ-Kur kapsamında çalışan ve maaşından yüzde 15 oranında destek primi kesilen emekliler için kesinti oranı da temmuz itibariyle yüzde 10'a düşecek.
 
Esnafın cezası 2008'den itibaren siliniyor
 
Bir esnaf aynı zamanda işverense yani yanında işçi çalışıyorsa, kendisi için ödeyeceği prim, çalışanı için ödediği en yüksek primden az olamıyordu. Az olması halinde aradaki fark SGK tarafından cezalı olarak tahsil ediliyordu. Binlerce esnafa ceza çıkaran ve düşük primle işçi çalıştırmaya sevk eden bu uygulama, 1 Ekim 2008'den geçerli olmak üzere yürürlükten kaldırıldı.
 
Bunlar hemen uygulanacak
 
Öte yandan Torba Kanun'un yayımlanmasıyla birlikte dün itibariyle uygulaması değişen konular da var. İşçi babaya 5 gün doğum izni, çocuğu engelli ebeveyne 10 gün ilave izin, iş güvenliği cezalarında artış bunlardan bazıları.
 
Prim doldurma yok
 
Soru: Sadettin Bey, emeklilik için yaşını doldurmuş fakat prim günü eksik olanlar için son Torba Kanun'da düzenleme yapılacağı belirtilmişti. Acaba kanun çıktı mı? Bu yönde bir düzenleme yapıldı mı? Enis D.
Cevap: Değerli okurum, bahsettiğiniz Torba Kanun dün itibariyle Resmi Gazete'de yayımlandı. Fakat prim günü eksik olanlar için herhangi bir düzenleme kanunda yer almıyor. Kanunun hazırlık sürecinde bu yönde bir açıklama yapılmıştı ancak yasa metnine bu hüküm konulmadı.
Sadettin Orhan
http://www.bugun.com.tr/torba-kanun-yururlukte-tarihlere-dikkat-yazisi-1607292

2014 Hesap Dönemine Ait Kurumlar Vergisi Beyannamelerinin Verilme Süresinin Uzatılması.

 2014 Hesap Dönemine Ait Kurumlar Vergisi Beyannamelerinin Verilme Süresinin Uzatılması.
Tarih 24/04/2015
Sayı VUK-76 / 2015-6
Kapsam
 
T.C.
MALİYE BAKANLIĞI
Gelir İdaresi Başkanlığı
VERGİ USUL KANUNU SİRKÜLERİ/76
 
Konusu: 2014 Hesap Dönemine Ait Kurumlar Vergisi Beyannamelerinin Verilme Süresinin Uzatılması.
Tarihi : 24/04/2015
Sayısı : VUK-76 / 2015-6
1. Giriş:
Bakanlığımıza gelen yoğun talep nedeniyle, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 28 inci maddesindeki yetkiye dayanılarak; 2014 hesap dönemine ait Kurumlar Vergisi Beyannamelerinin verilme süresinin uzatılması bu sirkülerin konusunu oluşturmaktadır.
2. Kurumlar Vergisi Beyannamelerinin Verilme Süresinin Uzatılması:
2014 hesap dönemine ait Kurumlar Vergisi Beyannamelerinin verilme süreleri 30 Nisan 2015 Perşembe günü sonuna kadar uzatılmıştır.
Duyurulur.
Adnan ERTÜRK
Gelir İdaresi Başkanı